20 Şubat 2012

Evlilik Üzerine

   Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla karşılaşmanın heyecanıyla uzun bir sohbete daldık.Tabii ki evlilikten (eşleri çekiştirmediğimiz bir sohbet düşünülemez), çocuklarımızdan, ilişkilerden, neydik ne olduka kadar uzanan keyifli bir sohbetti.

   Konular benzer,ilişkiler benzer...Herkesin derdi ortak aslında herkes aynı şeyden şikayetçi ve herkes hep memnuniyetsiz.İstiyoruz ki hep karşı taraf değişsin ve bizi anlasın.''Sen düşüncesizsin,sen bencilsin,sen hatalısın,sen bunu böyle yaptığın için böyle oldu,sen beni anlamıyorsun...'' Hem suçlayıcı hem yargılayıcı hem de hata bende değil sende dercesine bir sürü cümle kuruyoruz.Oysa hepsi faydasız, bir kulaktan giriyor ötekinden çıkıyor.

   Aslında en önemlisi insanın değişimi kendinde yapabileceğini kabul etmesi.İşte o zaman hayatımızda birşeyler değişmeye başlar.Çünkü kimse kimseyi değiştiremez.

   Arkadaşımda eşinin davranışlarını beğenmediğinden ve bunun kendisini mutsuz ettiğinden ve değiştirmek istediğinden bahsetti.Bunu defalarca onunla konuştuğunu ama hala hiçbirşeyin değişmediğini herşeyin kötüye gittiğini kendine göre anlattı.Çok kez bu yanılgıya düştüğümü artık bu düşünceyi kafamdan attığımı söyledim bende.Başkasını değiştirmek nerdeyse imkansızdır.Peki ben ne mi yapıyorum?Kendimi değiştiriyorum bir olay karşısında sergilediğim tutum davranış herneyse tam tersi ya da farklı bir bakış açısıyla farklı bir davranış sergiliyorum.Bu durumda karşı tarafta beklemediği bir davranışı görünce klasik tavrından vazgeçip o da değişime uğruyor :) Zor ama etkili bir yöntem.

   İnsanın davranışlarından vazgeçmesi çok zordur.Zaman alır.Ama kararlı olmak kendinde değişimi yaratmak karşı tarafta da aynı etkiyi görmektir.

   Evlilik gerçekten göründüğü kadar toz pembe değil.İnsan kendi annesiyle bile fikir ayrılıklarına düşerken farklı bir insanla sevgi olsada çoğu zaman fikir ayrılığına düşebiliyor.Bu zamanlarda tartışmalarla,küslüklerle geçirilen anlar evliliği yaralıyabiliyor.Çocuk olduğunda ise durum daha da zor, öfke kontrolün maksimum derecede olmalı.Çünkü çocuk konuşmaları, tavırları senden herşeyi alıyor.Kendi hayatına kopyalıyor.Çocuk her zaman yaşadığını öğreniyor.Bu ağır sorumlulukta eşlerin fikir ayrılıklarını çözmede en etkili yolu birlikte bulmaları gerekiyor.Bu durumda da kimse kimsenin değişmesini beklemeden kendi sorumluluğunun  bilincine vararak önce değişimi kendinde başlatması gerekiyor.

   Bazılarına göre susmak en etkili yöntem ama kesinlikle katılmıyorum.Eşlerden biri sustuğunda, bir kere problem çözülmeden olduğu yerde kalıyor.Susan taraf öfkesini içine hapsettiği için başka bir olayda daha büyük bir patlama yaşanması olasılığına açık kapı bırakıyor.Sorun çözülmüyor, erteleniyor.Konu ne olursa olsun kesinlikle konuşulmalı ve çözüme ulaşılmalı.Konuşmaktan kastım dırdır etmek değil.Çünkü hepimizin düştüğü yanılgı; söylemek ile söylenmek arasındaki farkı kestirememek.Söylenmek dırdır etmek oluyor.Bir konuya çözüm odaklı yaklaşmadan sırf laf söylemek amaçlı karşı tarafı yaralamaya yönelik sarfedilen bir sürü söz.Ama söylemek; çözüme odaklı, iki taraf için de makul sonuçlar doğuran, söyledikten sonra uzatılmayan sözler.

   Hayatta herkes mutlu ve huzurlu olmak için yaşıyor.Seçtiğimiz insanlar hala bizim tanıdığımız sevdiğimiz insanlar.Evliliğin sorumluluğu,yeni hayat alışma süreci herkes de farklı tepkiler doğuruyor.Ama eşlerimizi evlilikten sonra kendimize rakip görmek yerine aynı yolda yürüdüğümüzü farkedersek bence hiçbir sorun kalmayacak.Hayat güzel ve yaşamaya değer, sorunlarımız elbette olucak ama çözmek bizim elimizde.Çözmek için  birkaç küçük fikirde benden, okuyan herkese mutlu,huzur dolu,anlayabildiği ve anlaşılabildiği uzun bir ömür diliyorum...









Hiç yorum yok: